Özel Tüketim Vergisi Kanununun incelenmesi ve diğer ülkelerde uygulanan özel tüketim vergisi ile karşılaştırılması
Abstract
Vergi, devletin kamu harcamalarını karşılamak için yasalar çerçevesinde, gerçek ve tüzel kişilerden ödeme gücü nispetinde karşılıksız olarak ve zora dayanarak aldığı parasal değerlerdir. Vergi sistemleri vergi mükelleflerinin gerçek ödeme gücüne ulaşabilmek için gelir, harcama ve servet temeline oturtulmuştur. Katma Değer Vergisi (KDV) ve Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) gibi dolaylı vergiler mükelleflerin harcamalarını esas alan vergilerdir. Türk Vergi Sisteminde dolaylı vergiler alanında reform 01.01.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu ile başlamıştır. KDV, mal ve hizmetlerin ithali veya üretiminden nihai tüketiciye kadar olan bütün aşamalarda yaratılan katma değer üzerinden alınmaktadır. Dolaylı vergilerde ikinci reform denebilecek değişiklik 06.06.2002 tarih ve 24783 sayılı Resmi Gazete'de Yayımlanan 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu'dur. 2003 yılında vergi gelirlerinin %18'ini oluşturan özel tüketim vergisi mükelleflere yeni bir yük getirmemektedir. Sadece dağınık durumda olan dolaylı vergileri bir çatı altında toplamaktadır. 1999 yılındaki Helsinki Zirvesi sonucu toplulukla ilişkilerimizde yeni bir döneme girilmiştir. Bunun sonucu mevzuatımızın da topluluk mevzuatına uyumlu hale getirilmesi zorunluluğu doğmuştur. Bu gelişme sonucu 2001/2129 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile mevzuata uyum süreci, kısa ve orta vadeli takvime bağlanmıştır. Bu Kararname ekimdeki "Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine Dair Türkiye Ulusal Programı"na göre, özel tüketim vergileri alanındaki uyumlaştırma 2002 yılında başlayan orta vadeli taahhütümüzün yerine getirilmesi amacıyla hazırlanan ÖTV Kanunu'nun yasalaşmasıyla birlikte Avrupa Birliğine tam üyelik sürecinde önemli bir adım atılmış oldu.
Collections
- Tez Koleksiyonu [109]