Deutsch Als zweite fremdsprache nanch English : eine repräsentativuntersuchung über den Einfluss des bereits gelernten englischen vokabulars auf den lexikalischen Gebrauch der deutschen Sprache
Abstract
Bu çalışmada İngilizce'den sonra ikinci yabancı dil olarak Almanca öğrenenlerin her iki dil arasındaki benzerliklerin etkisiyle Almanca'nın öğrenilmesi sırasında karşılaştıkları dilsel benzerliklerden ne şekilde etkilendikleri araştırılmaktadır. Çalışma sadece sözcük boyutu ile sınırlandırılmıştır. Araştırmada Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Almanca öğretmenliği Programındaki öğrencilerin birinci yabancı dil olarak İngilizce öğrendikleri ve anılan programa İngilizce yabancı dil puanı ile kayıt yaptırdıkları, ardından ikinci yabancı dil olarak Almanca'yı öğrendikleri gerçeğinden hareketle; önce İngilizce ve Almanca yabancı dil bilgileri, standart seviye belirleme sınavlarıyla (Michigan Test ve Test-DaF) ölçüldü. Ardından, sözcük boyutundaki dilsel etkileşimlerin etkisini kaynağını gösterebilecek bir 5'li likert tipi ölçek geliştirilerek uygulandı. Anılan ölçeğin ilk bölümünde öğrencilerin öğrenim durumları ve demografik bilgileri yer aldı. Takip eden üç ayrı bölümde ise uluslararası kabul edilebilirliği olan sözlük ve araştırma bulguları ile belirlenen sözcük çiftlerinden oluşturulan üç ayrı kategori oluşturuldu. Buna göre, önce Almanca sözcüklerin ortografik yazımla örtüştüğü veya benzeştiği 113 Almanca-İngilizce sözcük çifti verilerek öğrencilerin bu alandaki sözcük bilgileri ölçüldü. Takip eden bölümde Almanca ve İngilizce anlam olarak örtüşen 114 sözcük çiftine yer verildi. Son bölümde ise İngilizce sözcükler ve bunların Almanca karşılıklarının verildiği 112 sözcük çifti yer aldı. Geliştirilen ölçekten elde edilen veriler ile ilk iki testin sonuçları SPSS (Statistical Package for the Social Sciences) ortamına aktarıldı ve buradan elde edilen veriler sayısal olarak yorumlandı. Sözcüklerin anlamları farklı bile olsa öğrenciler birbirine tam benzeyen veya çok benzeyen sözcükleri birbirini anlamca karşılayan sözcükler olarak algılayıp kullanabiliyorlar. Bu da dilbilimsel bakışla, diller arasında olumlu veya olumsuz aktarımlar yapılabildiğini gösteriyor. Bu sonuçlara göre müfredatta bu durum dikkate alınabilir ve bu sözcük çiftlerine kısmen de olsa yer verilerek, öğrencilerin bu konuda bilinçlenmeleri sağlanabilir. Diller arasındaki bu benzeşmeyi dil öğrenimini olumsuz olarak etkileyen bir durum olarak değerlendirip, dil öğrenmeyi engelleyen bir olgu olarak kabul etmek yerine, öğrencilerin bilinçlendirilmesiyle, dil öğrenme sürecinde avantaja dönüştürülebilir. Böylece öğrencinin bu yolla özgüveninin ve dil bilincinin geliştirilmesine katkıda bulunulabilir.
Collections
- Tez Koleksiyonu [83]