Çok boyutlu bir fenomen olarak küreselleşme: Kültürel boyut ve dil
Özet
Bir süreç olarak kökeni yüzyıllar öncesine dayansa da küreselleşme, Soğuk Savaş sonrası dünya üzerindeki ulus ötesi ilişkilerin yoğunlaşmasına karşılık gelmektedir. Zihinlerde ekonomik ve politik bir çağrışım uyandırsa da esasen küreselleşme, kültürü de içeren çok boyutlu bir fenomendir. Küreselleşmenin kültürel boyutuna dair araştırmalar çoğunlukla benzerlik ve farklılıklardan yola çıkılarak yapılmış; küreselleşmenin kültürel sonuçları kültürel farkçılık/kutuplaşma, kültürel homojenleşme/çakışma ve kültürel melezleşme paradigmaları etrafında ele alınmıştır. Küreselleşmenin doğrudan kültür ile ilişkilendirilebilecek diller üzerinde hangi düzeyde etki ettiği, dilbilim ve toplum bilim literatüründe de benzerlik ve farklılıklar etrafında sorgulanmıştır. Çok boyutlu bir fenomen olarak küreselleşmenin dilleri ne şekilde etkilediğini sorgulamayı amaçlayan bu çalışmada öncelikli olarak küreselleşme kavramı ile küreselleşme-kültür ilişkisine yer verilmiştir. Küreselleşme ve dil arasındaki ilişki ise dilbilimsel ve toplum bilimsel açılardan çeşitli argümanlar ile ele alınmıştır. Çalışmada küreselleşme ve dil ilişkisinde ön plana çıkan ve tarafsız bir geçerdil olup olmadığı tartışılan İngilizcenin doğrudan dil ölümlerine sebebiyet vermediği, dil ölümlerinin daha çok ulusal politikalara dayandığı sonucuna ulaşılmıştır. Ancak diğer yandan İngilizce başta olmak üzere ekonomik ve politik güce sahip dillerin dünya üzerindeki ağırlıklarını koruduğu saptanmıştır. Özellikle teknolojik/çevrim içi ortamlarda söz konusu dillerin hâkimiyeti, ayrıcalıklı konumlarını daha da pekiştirmiştir. İngilizce gibi ekonomik ve politik nitelik gösteren diller her ne kadar baskın dil, geçerdil, ticaret dili ya da diplomasi dili olarak nitelendirilse de ulus-devletlerin dil politikaları, söz konusu diller karşısında bir bariyer inşa etmiştir. Küreselleşme ve dil arasındaki ilişkiye etki eden birden fazla faktör mevcuttur. Bu faktörler ülkeye/bölgeye ya da zamana göre değişiklik gösterebilecek niteliktedir. Bu nedenle dünyanın çeşitli bölgelerinde farklı nitelikler gösteren küreselleşme ve dil arasındaki ilişkinin bağlamsal ve bu ilişkiyi kuran süreçlerin diyalektik olduğunu söylemek mümkündür. Bu bakımdan küreselleşme ve dil arasındaki ilişkiye dair çözümlemelerde homojenleşme ve heterojenleşme kavramlarının ötesinde çoklu dil-ötesi yaklaşımların benimsenmesi gerekmektedir.
Bağlantı
https://hdl.handle.net/11421/29272Koleksiyonlar
- Tez Koleksiyonu [55]