Yapabilirlikler Yaklaşımı ve Değerli Yapabilirliklerin Tanımlanması Sorunsalı Yanlış Bilinç Mi, Yapısal Eşitsizlikler Mi?
Abstract
Yapabilirlikler yaklaşımı kalkınma ekonomisi, yoksulluk, sosyal seçim kuramı ve sosyal adalet konularında şu ana kadar cevap verilmemiş birçok soruya cevap veren yeni bir yaklaşımdır. Sen ve Nussbaum tarafından geliştirilmiş bir yaklaşım olarak, adil toplumun farklı iyi hayat tanımına sahip bireylerin değer verdiklerini gerçekleştirebildikleri toplum olduğunu iddia etmektedir. Gelecek vadeden bir yaklaşım olmasına rağmen, hangi insan işlevlerin değerli yapabilirlikler olarak tanımlanması gerektiği gibi, kimi konularda muğlaklıklar barındırmaktadır. Bu tartışma içerisinde, Sen değerli işlevlerin bağlamsal olduğunu iddia ederek bireylerin kendileri tarafından tanımlanması gerektiği söylerken; Nussbaum, bireylerin tercihlerinin sosyal yapı tarafından şekillendirildiğine ve dolayısıyla dışarıdan bir gözle tanımlanması gerektiğini iddia etmektedir. Bu çalışma, bir alan araştırmasına dayanarak, bireylerin kendi dezavantajlı koşulları üzerine karmaşık değerlendirmelerde bulunabildiklerini iddia etmektedir. Bu sebeple, Nussbaum'un paternalist ve modernist iddiasına karşı, bireylerin nelere değer verdiklerini göz ardı etmek yerine, daha fazla sosyolojik, antropolojik ve etnografik alan araştırmasıyla, onların değerlemesini etkileyen bağlamsal sınırlılıklara odaklanmayı önermektedir. The capability approach is one of the most recent paradigms that responds quite a number of questions which has not been satisfactorily dealt with in various fields of social sciences such as development economics, poverty, social choice theory and social justice. As an approach initially developed by Sen and Nussbaum, it claims that the just society is the one where those who have distinct conceptions of the good are able to achieve what they have reason to value. Despite its promising suggestions, there are still some ambiguities in the approach though, such as how to identify valuable beings and doings, in other words, human functionings. Concerning this, Sen argues that valuable functionings are contextual and should be identified by people themselves. On the other hand, Nussbaum takes up a counter-position claiming that people's preferences are shaped by the social structure, so that we should identify them from an external point of view. This study, based on some empirical facts, claims that people are able to reflect on their disadvantaged conditions as well as to develop sophisticated deliberation. Therefore, against to Nussbaum's paternalist and modernist claim, it underlines epistemological and practical value in paying attention on diverse roles of multifarious contextual constraints that impinge on people's valuation thorough more sociological, anthropological and ethnographic research rather than ignoring people's own valuations.
Source
Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler DergisiVolume
16Issue
Özel SayıURI
http://www.trdizin.gov.tr/publication/paper/detail/TWpVeU16VTFOUT09https://hdl.handle.net/11421/19256