Finansal Performans Ölçümünde Dönüşümlerin Türkiye Açısından Değerlendirilmesi
Özet
İşletmelerin finansal performansının nasıl ölçülmesi gerektiği, finansal performansın gerçek ve
doğru göstergelerinin neler olması gerektiği, finansal ekonomi kuram ve uygulamasında asırlardır
tartışılmakla birlikte halen görüş birliğine varılamamış, her zaman güncelliğini koruyan bir argüman
olmuştur. Muhasebe tabanlı kâr ölçüleri, uzun süre finansal performansın ölçüsü olarak baskınlığını
korumuştur. Aslında kârı ençoklamak olarak ifade edilebilecek bu amacın taşıdığı eksiklikler en
azından 200 yıldır ifade edilmektedir. Ne var ki, ancak son 40-50 yılda küresel ekonomik görünümdeki
köklü değişiklikler ve bunlara bağlı olarak ortaya çıkan finansal ekonomi kuramındaki gelişmeler,
odağı karı ençoklamaktan, hissedar değeri anlayışına, bir başka deyişle değer ençoklamasına
kaydırmıştır. Bu dönüşüm gelişmiş Anglo-Sakson ekonomilerde başlamış ve bugün büyük ölçüde
yerleşmiştir. Diğer gelişmiş ve gelişen ekonomilerde de eğilimin bu yönde olduğu gözlenmekle birlikte,
özellikle gelişmekte olan ekonomiler için yeni anlayış ve ölçülerin bu aşamadaki uygunluğu halen
yoğun bir şekilde tartışılmaktadır. Questions on how to measure financial performance, and the real indicators of correct and real
financial performance, have always been an unsolved actual argument in financial economics theory
and practice, though they have been discussed for centuries. Accounting based profit measures kept
their dominance to measure financial performance for a long time. Indeed, the shortcomings of profit
maximization goal have been expressed for more than 200 years. Nevertheless, barely last 40-50 years’
fundamental developments in global economic view and studies in financial economics have
transmitted the focus from profit maximization to shareholder value comprehension, or value
maximization, in other words. This transformation emerged in developed Anglo-Saxon economies and
has been settled there today, on a large scale. Although it can be observed that the main trend in other
developed and developing economies is on the same way, the convenience of the new paradigm and
metrics especially in developing economies, in recent phase, is still in a dense argument.
Kaynak
Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler DergisiBağlantı
https://hdl.handle.net/11421/287Koleksiyonlar
- Cilt.09 Sayı.1 [15]
- TR-Dizin İndeksli Yayınlar Koleksiyonu [3512]