Türk vergi sisteminde arsa ve arazilere yönelik mali yükümlülükler
Özet
Ödeme gücünün göstergeleri gelir, harcama ve servettir. Ödeme gücünün göstergelerinden olan servet, uzun yıllar önemli bir vergi konusu olarak değerlendirilmiş ve buradan elde edilen gelir kamu harcamaları için finansman kaynağı oluşturmuştur. Günümüzde servet vergileri eskiye nazaran önemini yitirmiş olsa da vergi sistemlerinde yerini korumaktadır. Bir servet vergisi olan emlak vergisinin konusunu bina, arazi ve arsalar oluşturmaktadır. Ayrıca arsa ve araziler Türk Vergi Sistemi kapsamında emlak vergisi dışında bazı vergi ve harçların da konusuna girmektedir. Kentleşme olgusunun bir sonucu olarak arazileri arsaya dönüşen toprak sahipleri ciddi oranda hakedilmemişlik niteliği ağır basan kazançlar (rant) elde edebilmektedir. Bu rant gelirlerinin ana kaynağı çoğu zaman kamunun yapmış olduğu bir takım kamusal hizmetler ile imar uygulamalarıdır. Son yıllarda özellikle büyük şehirlerde arsa spekülasyonu yaygınlaşmış, inşaat işi ile uğraşanlar ve arsa spekülatörleri bu sebeple rant geliri elde etmişlerdir. Arsa spekülasyonu üzerinden sağlanan bu rant gelirlerinin gelir dağılımını bozucu ve sosyal adaleti zedeleyici etkileri ortaya çıkmış bulunmaktadır. Dolayısıyla taşınmazlardan sağlanan bu rant gelirlerinden kamunun pay almasını sağlamak bir zorunluluk haline gelmiştir. Bu çalışmada servetin unsurlarından olan arsa ve araziler ele alınmıştır. Birinci bölümde servet, servet vergisi, arsa, arazi, rant gibi temel kavramlar teorik düzlemde ortaya konulmuştur. İkinci bölümde arsa ve arazilere yönelik mevcut yasalarda düzenlenen mali yükümlülükler ele alınmıştır. Sonuç kısmında ise kentsel rantların mevcut yasalarca vergilendirilmesi üzerine genel bir değerlendirme yapılarak öneriler sunulmuştur.
Bağlantı
https://hdl.handle.net/11421/9832
Koleksiyonlar
- Tez Koleksiyonu [109]